Lüks bir kır malikanesi, etrafı çiçeklerle dolu bahçesiyle ay ışığı altında parlıyor. Sessizce içeri girdim ve merdivenlerden yukarı çıktım. Malikane sessizdi, ama gözlerim hemen bir odanın kapısına takıldı. Kapı aralıktı ve içeriden gelen hafif bir müzik sesi ve mum ışığı odayı büyülü bir atmosfere sokmuştu.
Merakla kapıyı araladım ve içeriye girdim. Odanın ortasında, yarı çıplak bir şekilde, muhteşem bir kadın dans ediyordu. Adı Sophia idi. Koyu kahverengi saçları, kusursuz vücut hatları ve derin bakışlarıyla büyüleyici bir güzelliği vardı. Onun dansı, tutkulu ve zarif bir şekilde birleşmişti.
Sophia, dansı boyunca gözlerini benden ayırmadan dansını sürdürdü. Bedeninin her bir hareketiyle tutkulu bir hikaye anlatıyordu. Yavaşça ona doğru ilerledim, onun dansına kendimi kaptırarak bedenimi onun ritmine bıraktım.
Dans bittiğinde, Sophia’nın yanına yaklaştım ve ona derin bir nefes alarak iç çamaşırlarını çıkarmasını söyledim. O da gülümseyerek bunu yaptı ve bana doğru gelerek beni öpücüklere boğdu. Dudakları benimkilerle birleştiğinde, alevler içimde daha da yükseldi.
Yatağa doğru yürürken birbirimize dokunmaktan çekinmedik. Tenlerimiz bir araya geldikçe, her bir dokunuşta uçuşa geçtik. Odada yankılanan inlemeler ve nefes alışverişleriyle tutkulu bir sevişme başladı.
Sophia’nın dokunuşları, tenimde elektriklenmeler yaratırken, ben de onu keşfetmeye başladım. Arzularımızın dansında kaybolduk, sınırları aşıp kendimizi tutkunun sularına bıraktık. Birlikte ateşli bir şekilde zevkin doruklarına ulaştık.
Sabaha kadar birbirimize aşkla sarılarak seviştik, tenlerimiz aşkın ritmiyle birleşti. İkimiz de tutkulu bir aşkla doluyduk ve o geceyi unutulmaz kılan her bir anı kalbimizde sakladık.
Sabahın ilk ışıklarıyla uyanırken, Sophia hala kollarımda uyuyordu. Onu izlerken, o gece yaşadığımız tutkulu anları düşündüm. Belki bu sadece bir geceydik, belki de birbirimize tutkulu bir yolculukta eşlik etmiştik. Ama o gece Sophia ile paylaştığım anılar, beni her zaman sıcak bir gülümsemeyle hatırlatacaktı.
Bir yanıt yazın